40 yıllık hatırı olan Türk kahvesinin hikayesini ve tarihini bu yazıda araştırdık. Keyifli okumalar!
Türk Kahvesinin Hikayesi
Türk kahvesi, Türk kültüründe yeri oldukça geniş olan bir içecek. Özel günlerin, önemli anların, dost sohbetlerinin olmazsa olmazı. Kültürün içerisine o kadar yerleşmiş ki, gittiği her yörede farklı bir tarife bürünmüş, yeni bir isim almış.
Hatta Türk kahvesinin hikayesi içinde sadece kız isteme merasimlerinde yapılan, her damadın ömründe bir kere içtiği bir damat kahvesi bile var.
Türk Kahvesi Anlamı Nedir?
Kahve, Türk topraklarında yetişen bir bitki değil. Günümüzde hala yurt dışından ithal edilen bir ürün. Bu nedenle “Türk kahvesi” ismi, Türk topraklarında yetişen kahveye değil, özel olarak hazırlanan pişirme ve sunum yöntemine verilen bir ad.
Peki, Türk kahvesi hikayesi kısaca nedir? Bu topraklara kahve nasıl geldi?
Osmanlı’ya Türk Kahvesi Nasıl Geldi? Türk Kahvesinin Hikayesi Nasıl Bulundu?
Türk kahvesi hikayesi, ilk olarak Osmanlı zamanında Türk topraklarına gelmesi ile başlıyor. Yemen valisi Özdemir Paşa, Yemen’de tattığı ve hayran kaldığı kahveyi, 1543 yılında İstanbul’a getirdi.
Türkler tarafından yeni bir kahve hazırlama metodu geliştirildi. Kahve kirazı meyvesinin çekirdekleri kurutulup tavalarda kavruldu ve dibeklerde dövülerek incecik öğütüldü. Ardından cezvelerde ya da güğümlerde pişirilerek içildi.
Sarayda, Kahve Töreni adında bir merasim ile, önemli konuklara ve devlet büyüklerine ikram edildi.
İlk başlarda saray mutfağıyla sınırlı kalan Türk kahvesi o kadar beğenildi ve benimsendi ki, halka da yayıldı. Hatta sadece bu lezzetli içeceği içmek için “kahvehaneler” bile açıldı. İnsanlar gece gündüz bu mekanlarda vakit geçirmeye başladı.
Kahvehaneler, ilk olarak İstanbul’da Tahtakale’de açıldı. Ardından tüm şehre ve ülkeye yayıldı. Bu mekanlar, günün her saatinde kitap okunabilen, satranç ve tavla oynanabilen, edebiyat konuşmalarının yapıldığı yerlerdi.
Türk kahvesinin hikayesinin başladığı o dönemde kahve ve kahvehane kültürü, sosyal hayatı geliştirdi. Halk güneşin doğmasıyla birlikte güne başladığı için, sabahları tokluk hissi veren bu içecek ile güne başlar oldu.
Hatta kahvaltı kültürü de “kahve altı” kelimesinden türeyerek, kahveden önce yenen atıştırmalık olarak doğdu.
Kanuni Sultan Süleyman Kahveyi Neden Yasakladı?
Kahvehaneler, artık kahve bahane edilip toplanılan, siyasi konuların konuşulduğu, mitinglerin ve propagandaların yapıldığı yerler olmaya başladığında, birkaç farklı padişah tarafından kapatıldı ve kahve tüketimi yasaklandı. Hatta dini olarak caiz olmadığı fetvaları da verildi.
Çeşitli yıllarda siyasi ve dini sebeplerle bu mekanlar kapatılsa ve kahve tüketimi yasaklansa da Türk halkı bu gelenekten ve lezzetten hiç vazgeçmedi ve Türk kahvesinin hikayesi devam etti.
Türk Kahvesi Niye Türk Kahvesi?
Türk kahvesinin hikayesi ve tekniği 1600’lü yılların başında Avrupa’ya yayıldı ve buralarda da kahve evleri açıldı.
Avrupa’ya yayılan kahve, pişirme tekniğinden dolayı uzun yıllar boyunca “Türk kahvesi” olarak anıldı ve kahve çekirdeklerinin kavrulup öğütülüp kaynatılması tekniğiyle yapıldı.
Ayrıntılı olarak öğrenmek isterseniz Kahvenin Türkiye’den Avrupa’ya Yayılması isimli yazımızı okuyabilirsiniz.
Türk Kahvesi Dünyaca Meşhur Mu?
Bugün Türk kahvesi, dünyada en çok tüketilen ve her tür restoranın menüsünde bulunan iki kahve çeşidinden biri.
Türk kahvesi kültürü ve geleneği 2013 yılında UNESCO‘nun Somut olmayan kültürel miras listesine eklendi.
Türk kahvesinin hikayesinin Türk topraklarında 500 yılı aşkın tarihi var. Bu nedenle çok farklı evrelerden geçti ve kültürel etkileşimlerle birlikte bu topraklara ismini kazıdı.
Bugün yöreden yöreye Türk kahvesinin hikayesi, kavrulma derecesi, yapımı, sunumu, aromaları ve tadı değişiyor. Bilinen 15’ten fazla Türk kahvesi çeşidi var. Bunların yanında henüz keşfedilmemiş çeşitlerin olması da muhtemel.
Kahvenin Ana Vatanı Neresidir?
Uzmanlar ve araştırmacılar, kahve bitkisinin 14. yüzyılın ilk yıllarında Habeşistan’dan başlayarak dünyaya dağıldığını söylüyor. İsmini de, bu bitkinin yetiştiği “Kaffa” bölgesinden alıyor.
Kahvenin 16. yüzyılda İran’a ve Osmanlı topraklarına yayıldığı biliniyor. Aynı yüzyılın sonlarında ise ticaret yoluyla Avrupa’ya yayılıyor.
Bugün, Kahve Kuşağı‘ndaki yaklaşık 70 farklı ülkede kahve yetiştiriliyor.
Türk Kahvesi Çekirdeği Nereden Gelir?
Türk kahvesi, aslında pişirme yöntemine verilen bir isim. Çünkü Türkiye topraklarında kahve bitkisi yetişemiyor. Bu nedenle Türk kahvesi için kullanılan çekirdekler yurtdışından ithal ediliyor.
Türk kahvesi çekirdeği kahve kuşağında yer alan herhangi bir ülkeden geliyor olabilir. Fakat genel olarak Brezilya’da yetişen kaliteli çekirdeklerin kullanılması tercih ediliyor.
Yeşil olarak ithal edilen çekirdekler, Türkiye’de kavrularak paketleniyor.
Türk Kahvesi ve Kahve Falı
Türk kahvesi, hem telvesi ile ikram edilen hem de bardağı gelecek hayallerine dair vaatlere konu olan tek kahve türü.
Türk kahvesi içildikten sonra soğumadan tabağına ters kapatılır ve bir dilek tutulur. Ardından fal bakmayı bilen biri, bu bardak soğuduğunda bardağı ters çevirerek telvelerin akarak oluşturduğu şekilleri yorumlar.
Bu işleme kahve falı bakmak denir. Kimileri söylenenlere inanır, kimileri de inanmaz. Fakat kahve falının da Türk kahvesi ile birlikte ortaya çıktığı bir gerçek.
İlk olarak kahvenin saraya geldiği Osmanlı zamanında haremlerde doğduğu düşünülüyor. O dönemde cariyeler, dile getirmekten çekindiği konuları açmak için bu yöntemi kullanmışlar.
Kahve falı da zaman içerisinde Türk kahvesinin hikayesinde geleceğe yönelik iyi dileklerin dile getirildiği bir ritüel haline gelmiş.
Neden Kahvenin Kırk Yıl Hatırı Vardır?
“Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır.” atasözü Türk kahvesinin hikayesine dair en çok bilinen sözlerden biri. Asıl anlamı ise “küçücük bir iyilik bile yapılsa, bu iyilik asla unutulmamalıdır” şeklinde.
Yani aslında her türlü iyiliğin unutulmaması anlamına geliyor. Fakat bu atasözünün bir de doğuş hikayesi var.
Anlatıya göre zamanında Üsküdar’da hem sohbeti çok keyifli hem de çok güzel kahve yapan bir adamın dükkanı varmış. İnsanlar sırf bu kişiyle sohbet etmek ve kahvesini içmek için çok uzaklardan gelirlermiş.
Birgün bir Yeniçeri, bu adamın dükkanına gelmiş ve dükkanda oturan Rum kaptanı hariç herkese kahve ısmarlamış. Fakat kahveci o Rum gemisi kaptanına da kahve pişirmiş.
Yeniçeri, adama Rum kaptanına kahve vermemesini söylede de, kahveci dinlememiş. “Bu kahve benim ikramım.” diyerek kahveyi sunmuş.
40 yıl sonra, Sisam Adası’nda bir isyan baş göstermiş. Burada yaşayan Rumlar ayaklanma başlatmışlar ve kahveci de buradaki Rumların eline esir düşmüş.
Ardından kahveci, esir pazarında yaşlı bir adama satılmış. Bu adam, kahvecinin kahve ikram ettiği Rum gemisi kaptanıymış. “Sen bana 40 yıl evvel bir kahve ikram etmiştin. Ben o kahve verdiğin kaptanım.” demiş.
İşte “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” sözü de buradan doğmuş. Rum kaptan 40 yıl önce kendisine yapılan bu küçük iyiliği ve gösterilen dostluğu unutmamış. Ardından da kahveciyi serbest bırakmış.
Tuzlu Türk Kahvesi Hikayesi
Türk kahvesi, normalde şekersiz ya da şekerli olarak yapılan bir içecek. Fakat Türk kültüründe farklı bir anlamı ve yeri olan bir çeşidi var; tuzlu kahve ya da bilinen adıyla damat kahvesi. Şimdi tuzlu Türk kahvesinin hikayesine bakalım.
Her erkek eş adayının mutlaka ömründe bir kez içtiği bir kahve türü. Özellikle kız isteme merasimlerinde sadece damada yapılıyor. Damadın kahvesinin içerisine şeker yerine tuz konuluyor.
Tuzlu Türk kahvesinin hikayesinin farklı anlamları var. İlki, damada bir mesaj vermek. Hikaye şöyle; eski zamanlarda kız isteme törenlerinden önce, gelinle damat birbirini görmezmiş. İlk defa kız istemeye gelindiği zaman birbirlerini görürlermiş.
Kız, eğer damadı beğenirse ve evliliğe olumlu bakarsa, normal bir kahve yapar ve ikram edermiş. Eğer beğenmezse, tuzlu bir kahve yaparmış. Bu kahveyi içen damat, kızın kendisini istemediğini anlar ve kız isteme olmadan ailesine kalkması gerektiklerini söylermiş.
Tuzlu Türk kahvesinin ikinci hikayesinde ise, yine kız isteme merasiminde damadın kahvesi gelin adayı tarafından tuzlu yapılırmış. Buradaki amaç ise damadın dayanıklılığını ölçmekmiş.
Eğer damat adayı tuzlu kahveyi rahatça içebilirse gelin adayından gelebilecek zorluklara katlanabileceği, onun sözünü dinleyeceği anlamına gelirmiş. Böylece aileler konuşmadan gelin adayı verdiği evlilik kararından son bir kez emin olur.
Tuzlu Türk kahvesinin hikayesi böyle olsa da, günümüzde daha çok eğlence amaçlı yapılan bir gelenek haline geldi.
Türk kahvesi ve kültürü hakkında bilgilerinizi test etmek ister misiniz? Hemen başlayabilirsiniz.